'Türk bilim insanlarından FMF hastalığı için umut veren proje'
Malatya ve İzmir´de görev yapan 10 bilim insanı Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF) hastalığı tanısı için yeni bir teknolojik ürün geliştirdi. Gel
Malatya ve İzmir´de görev yapan 10 bilim insanı Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF) hastalığı tanısı için yeni bir teknolojik ürün geliştirdi. Geliştirilen yöntemle hastalığın tanısı 30 dakikada belirlenecek.
Beş ayrı kurumda görev yapan Türk bilim insanları ortak çalışmaları ile Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF) hastalığı tanısı için yeni bir teknolojik ürün geliştirerek önemli bir başarıya imza attı. Yürütücülüğünü İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi´nin yaptığı TÜBİTAK tarafından desteklenen ve patent başvurusu yapılan uluslararası ve ulusal arenada hastalığı tanısının belirlenmesinde ilk olarak kullanılacak yöntemin Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF) hastaları için umut olması bekleniyor.
'Hastalığın tanı sürecindeki problemler hastalara büyük sıkıntılar yaşatmakta'
Projenin tamamen yerli bir çalışma olduğuna dikkat çekerek hastadan alınan kan örneği ile yarım saat gibi kısa bir sürede hastalığın tanısını sağlayan, taşınabilir, optik sensör teknolojisi kullanılarak geliştirilen yöntemin bir ilk olduğunu ifade eden İnönü Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Çocuk Romatoloji Bölümü Öğretim üyesi Dr. Ceyhun Açarı ,' Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF) Türkiye´de yaygın görülen genetik hastalıklardan biri, fakat tanısında büyük problem olan hastalıklardan biri aynı zamanda. Tanı süreci 3-4 ay sürebiliyor. Bu nedenle eksik tedavi alan veya yanlış tedavi başlanan bir çok hasta olabilmekte. Hastalığın tanı sürecindeki problemlerden dolayı da bu hastalar büyük sıkıntılarla karşılaşmakta ve konforsuz bir yaşamdan tutun böbrek yetmezliğine kadar giden bir süreci yaşayabilmekteler. Bu tanı aşamasındaki sıkıntılardan dolayı hastalık üzerine araştırma yaparken, bu hastalıkta önemli olan pyrin adlı bir proteinin tanı da kullanılabileceğini düşündük ve bu amaç doğrultusunda projeyi geliştirdik. Bu konuda da pyrin proteinini belirleyecek sensör tasarımı için Dr. Arif Engin Çetin ve Doç.Dr. Seda Nur Topkaya Çetin hocalarımızdan destek aldık. Bu hastalıkta bulduğumuz tanı yöntemi hızlı bir tanı yöntemi. Üç dört ay süren bazen yıllarca tanı konamayan hastalarda yarım saatte sonuç verebilen ve yüzde doksanın üzerinde doğru tanı koyabilen bir yöntem. Çalışma daha geniş hasta guruplarında da farklı projelerle de devam edecektir. Projede tasarlanan, patent başvurusu yapılan taşınabilir sensör cihazı ileriki süreçlerde piyasaya sürülebilecek hastanelerde kullanılabilecek yüksek bir potansiyele sahiptir ' dedi.
'Projedeki amacımız alternatif yeni bir tanı yöntemi geliştirmekti'
Projedeki amaçlarının hastalıktaki ana sorunu belirledikten sonra alternatif yeni bir tanı yöntemi geliştirmek olduğunu kaydeden Malatya Turgut Özal Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Biyomühendislik Bölümü´nden Dr. İdil Karaca Açarı ise 'Projemiz fikirsel anlamda şekillendikten sonra biz projenin yazım aşamalarına hızlıca geçtik. Yazım aşaması esnasında tüm proje ekibini ve iş paketlerini oluşturup, TÜBİTAK´a sunduk. Proje kabul edildikten sonra aktif bir şekilde projenin deneysel aşamalarına başladık. Projemiz 4 üniversite ve uluslararası bir araştırma merkezi yani 5 kurum ile beraber ilerledi. Kurumun bir ayağını Malatya´da bulunan Turgut Özal Üniversitesi, diğer ayağını İnönü Üniversitesi, bir diğer ayağını İzmir´de bulunan Uluslararası Biyotıp ve Genom Merkezi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve İzmir Katip Çelebi Üniversitesi oluşturdu. Proje amacımız FMF hastalığı için alternatif yeni bir tanı yöntemi geliştirmekti. Bunun için rotamızı optik sensör sistemlerine çevirdik' ifadelerini kullandı
'4 üniversite ve bir uluslararası araştırma merkezinin katkıları ile geliştirilen multidisipliner bir projedir'
Projenin beş farklı kurumun ortak çalışmasıyla geliştirildiğini kaydeden Dr. İdil Karaca Açarı , 'Projede; optik sensör sistemlerinin ölçüm yapabilmesi için farklı, çoklu fonksiyonel kimyasal yüzey modifikasyonları aşamasında benimle birlikte Prof. Dr. Süleyman Köytepe, antikor ve antijen yüzey tasarımında Prof. Dr. Burhan Ateş, sentezlerin aktif tüm bilimsel takibinde Prof.Dr. Turgay Seçkin ve Prof. Dr. İsmet Yılmaz hocalarımız görev aldı. Biyosensör kısmının tasarımı ve elektronik tüm dizaynın gerçekleştirilmesi Dr. Arif Engin Çetin ve Doç. Dr. Seda Nur Topkaya Çetin hocalarımız tarafından gerçekleştirdi. FMF hasta ve kontrol gruplarının temininde Prof. Dr. Erbil Ünsal, Doç. Dr. Balahan Bakay ve Dr.Öğretim Üyesi Ceyhun Açarı hocalarımız destek oldu ' şeklinde konuştu
'FMF hastaları için yerli milli erken tanı yöntemi geliştirildi'
Projeyle yüzde 90´nın üzerinde olumlu datalar elde edildiğini aktaran Dr. İdil Karaca Açarı ' Multidisipliner olan projede çalışılan hasta örnekleri ile optik sensör sistemlerinde yüzde 90´nın üzerinde olumlu datalar elde edildi. Böylece proje çerçevesinde FMF hastalığı tanısı için uluslararası ve ulusal literatüre alternatif bir yöntem başarı ile kazandırıldı. FMF hastaları için yerli, milli erken tanı yöntemi geliştirmiş olmanın manevi mutluluğunu ekipçe yaşamaktayız 'diye konuştu.
Beş ayrı kurumda görev yapan Türk bilim insanları ortak çalışmaları ile Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF) hastalığı tanısı için yeni bir teknolojik ürün geliştirerek önemli bir başarıya imza attı. Yürütücülüğünü İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi´nin yaptığı TÜBİTAK tarafından desteklenen ve patent başvurusu yapılan uluslararası ve ulusal arenada hastalığı tanısının belirlenmesinde ilk olarak kullanılacak yöntemin Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF) hastaları için umut olması bekleniyor.
'Hastalığın tanı sürecindeki problemler hastalara büyük sıkıntılar yaşatmakta'
Projenin tamamen yerli bir çalışma olduğuna dikkat çekerek hastadan alınan kan örneği ile yarım saat gibi kısa bir sürede hastalığın tanısını sağlayan, taşınabilir, optik sensör teknolojisi kullanılarak geliştirilen yöntemin bir ilk olduğunu ifade eden İnönü Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Çocuk Romatoloji Bölümü Öğretim üyesi Dr. Ceyhun Açarı ,' Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF) Türkiye´de yaygın görülen genetik hastalıklardan biri, fakat tanısında büyük problem olan hastalıklardan biri aynı zamanda. Tanı süreci 3-4 ay sürebiliyor. Bu nedenle eksik tedavi alan veya yanlış tedavi başlanan bir çok hasta olabilmekte. Hastalığın tanı sürecindeki problemlerden dolayı da bu hastalar büyük sıkıntılarla karşılaşmakta ve konforsuz bir yaşamdan tutun böbrek yetmezliğine kadar giden bir süreci yaşayabilmekteler. Bu tanı aşamasındaki sıkıntılardan dolayı hastalık üzerine araştırma yaparken, bu hastalıkta önemli olan pyrin adlı bir proteinin tanı da kullanılabileceğini düşündük ve bu amaç doğrultusunda projeyi geliştirdik. Bu konuda da pyrin proteinini belirleyecek sensör tasarımı için Dr. Arif Engin Çetin ve Doç.Dr. Seda Nur Topkaya Çetin hocalarımızdan destek aldık. Bu hastalıkta bulduğumuz tanı yöntemi hızlı bir tanı yöntemi. Üç dört ay süren bazen yıllarca tanı konamayan hastalarda yarım saatte sonuç verebilen ve yüzde doksanın üzerinde doğru tanı koyabilen bir yöntem. Çalışma daha geniş hasta guruplarında da farklı projelerle de devam edecektir. Projede tasarlanan, patent başvurusu yapılan taşınabilir sensör cihazı ileriki süreçlerde piyasaya sürülebilecek hastanelerde kullanılabilecek yüksek bir potansiyele sahiptir ' dedi.
'Projedeki amacımız alternatif yeni bir tanı yöntemi geliştirmekti'
Projedeki amaçlarının hastalıktaki ana sorunu belirledikten sonra alternatif yeni bir tanı yöntemi geliştirmek olduğunu kaydeden Malatya Turgut Özal Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Biyomühendislik Bölümü´nden Dr. İdil Karaca Açarı ise 'Projemiz fikirsel anlamda şekillendikten sonra biz projenin yazım aşamalarına hızlıca geçtik. Yazım aşaması esnasında tüm proje ekibini ve iş paketlerini oluşturup, TÜBİTAK´a sunduk. Proje kabul edildikten sonra aktif bir şekilde projenin deneysel aşamalarına başladık. Projemiz 4 üniversite ve uluslararası bir araştırma merkezi yani 5 kurum ile beraber ilerledi. Kurumun bir ayağını Malatya´da bulunan Turgut Özal Üniversitesi, diğer ayağını İnönü Üniversitesi, bir diğer ayağını İzmir´de bulunan Uluslararası Biyotıp ve Genom Merkezi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve İzmir Katip Çelebi Üniversitesi oluşturdu. Proje amacımız FMF hastalığı için alternatif yeni bir tanı yöntemi geliştirmekti. Bunun için rotamızı optik sensör sistemlerine çevirdik' ifadelerini kullandı
'4 üniversite ve bir uluslararası araştırma merkezinin katkıları ile geliştirilen multidisipliner bir projedir'
Projenin beş farklı kurumun ortak çalışmasıyla geliştirildiğini kaydeden Dr. İdil Karaca Açarı , 'Projede; optik sensör sistemlerinin ölçüm yapabilmesi için farklı, çoklu fonksiyonel kimyasal yüzey modifikasyonları aşamasında benimle birlikte Prof. Dr. Süleyman Köytepe, antikor ve antijen yüzey tasarımında Prof. Dr. Burhan Ateş, sentezlerin aktif tüm bilimsel takibinde Prof.Dr. Turgay Seçkin ve Prof. Dr. İsmet Yılmaz hocalarımız görev aldı. Biyosensör kısmının tasarımı ve elektronik tüm dizaynın gerçekleştirilmesi Dr. Arif Engin Çetin ve Doç. Dr. Seda Nur Topkaya Çetin hocalarımız tarafından gerçekleştirdi. FMF hasta ve kontrol gruplarının temininde Prof. Dr. Erbil Ünsal, Doç. Dr. Balahan Bakay ve Dr.Öğretim Üyesi Ceyhun Açarı hocalarımız destek oldu ' şeklinde konuştu
'FMF hastaları için yerli milli erken tanı yöntemi geliştirildi'
Projeyle yüzde 90´nın üzerinde olumlu datalar elde edildiğini aktaran Dr. İdil Karaca Açarı ' Multidisipliner olan projede çalışılan hasta örnekleri ile optik sensör sistemlerinde yüzde 90´nın üzerinde olumlu datalar elde edildi. Böylece proje çerçevesinde FMF hastalığı tanısı için uluslararası ve ulusal literatüre alternatif bir yöntem başarı ile kazandırıldı. FMF hastaları için yerli, milli erken tanı yöntemi geliştirmiş olmanın manevi mutluluğunu ekipçe yaşamaktayız 'diye konuştu.