'Otizmde erken eğitim önemli'
Uzmanlara göre otizmli çocuk sayısı gün geçtikçe artmaya devam ederken, otizmde erken tanı ve erken eğitim oldukça önem kazanıyor. Pandemi döneminde eğitim alamayan çocukların eğitimlerinden geri kalmaları ise eğitime olan ihtiyacı biraz daha arttırdı.
Genelde davranış bozukluğu ve iletişim sorunlarıyla tanılanan otizmli çocuklar, aileleriyle ve çevresindeki insanlarla iletiş kurmada zorlanıyor. Her yıl daha fazla sıkılıkla görülen otizm için uzmanlar erken tanının önemine dikkat çekiyor. Uzmanlara göre otizmli çocuk sayısı gün geçtikçe artmaya devam ederken, otizmde erken tanı ve erken eğitim oldukça önem kazanıyor. Pandemi döneminde aksayan eğitimler otizimli çocukların eğitime olan ihtiyacını ise biraz daha artırıyor.
'Gözlemlerle anlaşılıyor'
Malatya´da Davranış Analisti Prof. Dr. Bünyamin Birkan, otizmi tanılamanın hayat kurtardığını ve otizmli bireylerin topluma kazandırmadaki önemine dikkat çekti. Birkan, 'Otizm her yıl artıyor. Bundan 10-15 yıl önce 3-5 bin çocukta bir görüyorduk. Ama bugün yaklaşık olarak 54 çocuktan birinde görüyoruz. Çok hızlı yaygınlaşıyor. Buna neyin neden olduğunu bilmiyoruz. Zaten bilseydik önlem alabilirdik. Önlem almadığımız için otizmli çocuklar doğmaya devam ediyor. Bugün otizmin tedavisinde bildiğimiz en etkili yöntem eğitim. Otizm, gözleme dayalı anlaşılabiliyor. Çocuğun davranışlarına bakarak tanı koyabiliyorsunuz. Bir kan tahlili ve testle anlayamıyorsunuz. Çocuğu gözlemleyebilmeniz lazım, bir kitap var, tüm dünya bu kitaptaki tanı kriterlerini baz alır. Bu tanı kriterleri otizmde iki gruba ayrılıyor. Sosyal iletişimde yetersizlik, yani adına seslendiğinizde bakmıyorsa, sizinle bir bağ kurma çabası yoksa, iletişim kurma gayreti yoksa, konuşması geciktiyse, akranlarına ilgi göstermiyorsa, nesnelere yeteri kadar ilgi göstermiyorsa, etrafında olup biten olaylarla ilgilenmiyor, kendi iç dünyasında kalıyorsa, kendi bildiğince davranıyorsa bunun dışında ilgi alanları sınırlıysa, takıntılı davranışları varsa otizmden şüphe ediyoruz. Yani otizmi, ilgi alanları sınırlı ve davranış sorunu diye ikiye ayırıyoruz. Eğer bu özellikler varsa mutlaka bir çocuk nöroloğuna veya çocuk psikiyatrına başvurmak gerekiyor' dedi.
'54 çocuktan biri otizmli '
Otizm sayısının her geçen gün arttığına dikkat çeken Birkan, 'Bundan 10-15 yıl önce 3-5 bin çocukta bir görüyorduk ama bugün yaklaşık olarak 54 çocuktan birinde görüyoruz. Çok hızlı yaygınlaşıyor ama buna neyin neden olduğunu bilmiyoruz. Zaten bilseydik önlem alabilirdik. Önlem almadığımız için otizmli çocuklar doğmaya devam ediyor. Bugün otizmin tedavisinde bildiğimiz en etkili yöntem eğitim, bu eğitim biraz farklı tedavi yöntemi olarak ele alınabilir. Peki, biz bu eğitimi yeteri kadar verebiliyor muyuz? Maalesef çeşitli sebeplerden dolayı otizmli çocuklara hak ettikleri nitelikli eğitimi veremiyoruz. Çünkü üniversitelerde yeteri kadar eğitim verebilecek nitelikte öğretim üyesi yok, açılan bölümlerde öğretim üyesi var. Bizim bu konuda daha çok öğretim üyesi yetiştirmemiz lazım. Neden öğretim üyesi yetiştirmemiz gerekecek, çünkü bu eğitimler özel eğitim öğretmenleri aracılığıyla yapıyoruz' ifadelerini kullandı.
'Eğitim önemli'
Gerekli eğitimle otizmli bireylerin topluma kazandırılabileceğini belirten Bünyamin Birkan, 'Otizmli çocuklarda 0-8 yaş çok önemli, eğer bu yaş aralığında nitelikli eğitimi verebilirsek, bu çocuklar diğer akranları gibi aynı okullara gidebiliyorlar. İleride bir doktor, bir mühendis olabiliyor. Yani yüzde 50´si bir meslek sahibi olup hayatını bizler gibi yaşayabiliyorlar. Diğer yüzde50´si ise iyi ve nitelikli özel eğitimle toplumun içinde yer alabiliyor. Dolayısıyla erken yaşta tanılama, doğru eğitim verme ileriki yaşlarda onları topluma kazandırmada çok yardımcı olacaktır. O nedenle nitelikli eğitim konusunda bizim almamız gereken çok yolumuz var. Devlet her çocuğa hafta da 2 saat özel eğitimini karşılıyor. Daha önce bu böyle değildi. Sadece emekli sandığına tabi çocuklar yararlanabiliyordu. Ama şimdi her çocuk haftada 2 seans destek alabiliyor. Ama bu çocukların ihtiyaç duydukları ders saati 40 saat olmalıdır. Şimdi 40 nerde 2 saat nerede. Hak etmiş oldukları bu nitelikli eğitimi maalesef istenilen yoğunlukta veremiyoruz. Tabii ki bir iyileşme ve gelişme var, hem okul hem de personel anlamında ama erken yaşlarda gerekli eğitimi almak çok önemli' şeklinde konuştu.
'Pandemi´de eğitim geriledi'
Pandemi döneminde eğitim alamayan çocukların eğitimlerinden geri kaldıklarına dikkat çeken Birkan, 'Pandemi döneminde birçok aile doktora gidemedi. Çocuklar tanı alamadı. Tanı alamayan çocuklar zamanında eğitime başlayamadı. Bunun ileride sonuçlarını göreceğiz. Tanı almış, eğitim hizmetine kavuşmuş çocukların ise bu eğitimleri yarım kaldı. Evde kazanmış oldukları birçok becerilerini unuttular ve çocuklar sosyal hayattan uzak kaldı. Zaten bu çocuklar sosyal alanda beceri sorunları olan çocuklar, bu anlamda onların sosyal hayata dahil olmalarını engelleyen bir sorun ortaya çıktı. Umarım bunu kısa sürede telafi ederiz' diye konuştu.
Genelde davranış bozukluğu ve iletişim sorunlarıyla tanılanan otizmli çocuklar, aileleriyle ve çevresindeki insanlarla iletiş kurmada zorlanıyor. Her yıl daha fazla sıkılıkla görülen otizm için uzmanlar erken tanının önemine dikkat çekiyor. Uzmanlara göre otizmli çocuk sayısı gün geçtikçe artmaya devam ederken, otizmde erken tanı ve erken eğitim oldukça önem kazanıyor. Pandemi döneminde aksayan eğitimler otizimli çocukların eğitime olan ihtiyacını ise biraz daha artırıyor.
'Gözlemlerle anlaşılıyor'
Malatya´da Davranış Analisti Prof. Dr. Bünyamin Birkan, otizmi tanılamanın hayat kurtardığını ve otizmli bireylerin topluma kazandırmadaki önemine dikkat çekti. Birkan, 'Otizm her yıl artıyor. Bundan 10-15 yıl önce 3-5 bin çocukta bir görüyorduk. Ama bugün yaklaşık olarak 54 çocuktan birinde görüyoruz. Çok hızlı yaygınlaşıyor. Buna neyin neden olduğunu bilmiyoruz. Zaten bilseydik önlem alabilirdik. Önlem almadığımız için otizmli çocuklar doğmaya devam ediyor. Bugün otizmin tedavisinde bildiğimiz en etkili yöntem eğitim. Otizm, gözleme dayalı anlaşılabiliyor. Çocuğun davranışlarına bakarak tanı koyabiliyorsunuz. Bir kan tahlili ve testle anlayamıyorsunuz. Çocuğu gözlemleyebilmeniz lazım, bir kitap var, tüm dünya bu kitaptaki tanı kriterlerini baz alır. Bu tanı kriterleri otizmde iki gruba ayrılıyor. Sosyal iletişimde yetersizlik, yani adına seslendiğinizde bakmıyorsa, sizinle bir bağ kurma çabası yoksa, iletişim kurma gayreti yoksa, konuşması geciktiyse, akranlarına ilgi göstermiyorsa, nesnelere yeteri kadar ilgi göstermiyorsa, etrafında olup biten olaylarla ilgilenmiyor, kendi iç dünyasında kalıyorsa, kendi bildiğince davranıyorsa bunun dışında ilgi alanları sınırlıysa, takıntılı davranışları varsa otizmden şüphe ediyoruz. Yani otizmi, ilgi alanları sınırlı ve davranış sorunu diye ikiye ayırıyoruz. Eğer bu özellikler varsa mutlaka bir çocuk nöroloğuna veya çocuk psikiyatrına başvurmak gerekiyor' dedi.
'54 çocuktan biri otizmli '
Otizm sayısının her geçen gün arttığına dikkat çeken Birkan, 'Bundan 10-15 yıl önce 3-5 bin çocukta bir görüyorduk ama bugün yaklaşık olarak 54 çocuktan birinde görüyoruz. Çok hızlı yaygınlaşıyor ama buna neyin neden olduğunu bilmiyoruz. Zaten bilseydik önlem alabilirdik. Önlem almadığımız için otizmli çocuklar doğmaya devam ediyor. Bugün otizmin tedavisinde bildiğimiz en etkili yöntem eğitim, bu eğitim biraz farklı tedavi yöntemi olarak ele alınabilir. Peki, biz bu eğitimi yeteri kadar verebiliyor muyuz? Maalesef çeşitli sebeplerden dolayı otizmli çocuklara hak ettikleri nitelikli eğitimi veremiyoruz. Çünkü üniversitelerde yeteri kadar eğitim verebilecek nitelikte öğretim üyesi yok, açılan bölümlerde öğretim üyesi var. Bizim bu konuda daha çok öğretim üyesi yetiştirmemiz lazım. Neden öğretim üyesi yetiştirmemiz gerekecek, çünkü bu eğitimler özel eğitim öğretmenleri aracılığıyla yapıyoruz' ifadelerini kullandı.
'Eğitim önemli'
Gerekli eğitimle otizmli bireylerin topluma kazandırılabileceğini belirten Bünyamin Birkan, 'Otizmli çocuklarda 0-8 yaş çok önemli, eğer bu yaş aralığında nitelikli eğitimi verebilirsek, bu çocuklar diğer akranları gibi aynı okullara gidebiliyorlar. İleride bir doktor, bir mühendis olabiliyor. Yani yüzde 50´si bir meslek sahibi olup hayatını bizler gibi yaşayabiliyorlar. Diğer yüzde50´si ise iyi ve nitelikli özel eğitimle toplumun içinde yer alabiliyor. Dolayısıyla erken yaşta tanılama, doğru eğitim verme ileriki yaşlarda onları topluma kazandırmada çok yardımcı olacaktır. O nedenle nitelikli eğitim konusunda bizim almamız gereken çok yolumuz var. Devlet her çocuğa hafta da 2 saat özel eğitimini karşılıyor. Daha önce bu böyle değildi. Sadece emekli sandığına tabi çocuklar yararlanabiliyordu. Ama şimdi her çocuk haftada 2 seans destek alabiliyor. Ama bu çocukların ihtiyaç duydukları ders saati 40 saat olmalıdır. Şimdi 40 nerde 2 saat nerede. Hak etmiş oldukları bu nitelikli eğitimi maalesef istenilen yoğunlukta veremiyoruz. Tabii ki bir iyileşme ve gelişme var, hem okul hem de personel anlamında ama erken yaşlarda gerekli eğitimi almak çok önemli' şeklinde konuştu.
'Pandemi´de eğitim geriledi'
Pandemi döneminde eğitim alamayan çocukların eğitimlerinden geri kaldıklarına dikkat çeken Birkan, 'Pandemi döneminde birçok aile doktora gidemedi. Çocuklar tanı alamadı. Tanı alamayan çocuklar zamanında eğitime başlayamadı. Bunun ileride sonuçlarını göreceğiz. Tanı almış, eğitim hizmetine kavuşmuş çocukların ise bu eğitimleri yarım kaldı. Evde kazanmış oldukları birçok becerilerini unuttular ve çocuklar sosyal hayattan uzak kaldı. Zaten bu çocuklar sosyal alanda beceri sorunları olan çocuklar, bu anlamda onların sosyal hayata dahil olmalarını engelleyen bir sorun ortaya çıktı. Umarım bunu kısa sürede telafi ederiz' diye konuştu.