MALATYA'DA BBP´DEN TEPKİ
Büyük Birlik Partisi (BBP) Malatya İl Başkanı Avukat Sema Altuntaş ve yönetim kurulu üyeleri, Malatya Adliyesi önünde Muhsin Yazıcıoğlu dosyası için verilen takipsizlik kararına tepki gösterdi.
BBP Malatya İl Başkanı Avukat Sema Altuntaş, adliye önünde yaptığı açıklamada, son günlerde yaşanan terör olaylarıyla ilgili konuştu. Altuntaş, “Ülkemizin bir bölümünde bir senedir devam eden ve 600'e yakın güvenlik görevlimizin şehit olduğu şehir savaşlarının dışında, son bir yılda sivil, asker ve polislerin hedef alındığı tam 23 bombalı saldırı gerçekleşti. Ülkenin farklı yerlerindeki saldırılarda resmi rakamlara göre 336 kişi hayatını kaybederken, bini aşkın insan da yaralandı. Çoğu canlı bomba ve bomba yüklü araçlarla gerçekleştirilen bu saldırılara maalesef, önceki gün İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali'nde gerçekleşen terör saldırısı da eklendi. Her biri toplu katliam hacminde can kaybı ve yaralanmalara neden olan bu saldırının acısıyla uğraşırken, diğer yandan bizzat hükümet tarafından başlatılan ve her kesimin dahil olduğu ‘sorumlu kim?' tartışmasının içerisinde bulduk kendimiz. Evet Cumhuriyet tarihinin en kaotik Türkiyesi'nden ve her türlüsüne maruz kaldığımız güvenlik sorunundan kim sorumludur?” şeklinde konuştu.
Altuntaş, BBP olarak acılarının ikiye katlandığını ifade etti. Altuntaş, "25 Mart 2009'da, Çağlayancerit'ten Kayseri Erkilet'e oradan Yozgat Yer köyüne giderken, Göksun Kızılöz köyü ile Şahin Kayası Sisne Obası arasındaki Keş dağları Karayakup Tepesi'nde bindikleri helikopterin kırıma uğratılması sonucu Muhsin Başkanımız ve arkadaşları şehit olmuşlardı. Dün itibariyle, dahili ve harici imkansızlıklara ve yalnız bırakılmamıza rağmen şehitlerimizin aileleri ve camiamızla yürüttüğümüz hukuki süreçle alakalı karar maalesef takipsizlikle neticelendirilmiştir. Bu takipsizlik kararı, elim bir terör olayının şokunun yaşandığı ve bu bahaneyle ulusal medyaya sansür ve sınırlamaların getirildiği, internetin yavaşlatılmasıyla özgür sosyal medyanın devre dışı bırakılmaya çalışıldığı bir günde onca hengamenin yaşandığı bir zaman dilimi içerisinde kamuoyuyla paylaşıldı. Bu elim olay taa en başından itibaren sert hava şartları ve pilotaj hatası kaynaklı basit bir havacılık kazası gibi kamuoyuna takdim edilmişti. Hatta bu istikamette daha sonra uyduruk olduğunu ispatladığımız kaza kırım raporları hazırlanmıştı. Tıpkı şimdi verilen takipsizlik kararındaki hükmün gerekçesinde olduğu gibi. Lakin ilerleyen zamanlarda Büyük Birlik Partisi, şehit liderimizin ve şehit olan kardeşlerimizin aileleri ile onca imkansızlık ve engellere rağmen bu elim olayı idari ve adli tüm ilgili ‘resmi' kurumlarla muhatap etmeyi başardık. Bu gayretler neticesinde, tesadüflere bağlanamayacak derecede olağan üstü birçok olumsuzluklar ve ‘derin kuşku' oluşturan bilgiler peyderpey dava dosyasına sokularak ‘delillendirilmeye' başlandı. Kamuoyunun da hayret ve kuşkuyla takip ettiği bu süreç içerisindeki kusur, ihmal ve kasıtlar peş peşe ortaya çıkarılmaya başlandı. Helikopterin ne şekilde kırıma uğradığı, sonrasında oluşturulan bilgi kirlilikleri, müthiş teknolojik imkanlara rağmen enkaza ulaşılamaması, rezil bir şekilde yürütülen arama kurtarma safhasının aslında ‘örgütlü' bir ‘Aramama- Kurtarmama' süreci olduğu, ulaşılamayan olay yerine aslında olayın hemen akabinde ulaşıldığı gibi nice gerçek istihbari, inzibati, teknik bilgiler ışığında yüzlerce bilgi ve delille birlikte dava dosyasına girdi” ifadelerini kullandı.