'KILIÇDAROĞLU: HERKESİN AŞI, İŞİ OLSUN, HER EVDE TENCERE KAYNASIN'''''
CHP genel başkanı Kılıçda
-“İşsizlik bu ülkenin en temel sorunudur. İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır. İşsizliği yeneceğiz. Hiçbir ayrım yapmadan bu bizdendir, bu bizden değildir diye ayrım yapmadan, bu ülkede bir çocuk işsizse önce o çocuk işe girecek. Bu ülkede bir çocuk yoksulsa önce o çocuğun, ailenin yoksulluğu giderilecek. Temel hedefimiz bu, amacımız bu. İşsizlikle mücadele edeceğiz.”
-“Tokat'ta işsizlik var mı? VAR. İşsiz çocuğunuz var mı, var. Ama, onların çocukları KPSS sınavına bile girmeden devlette memur oluyor, onlarda işsiz yok”
-“350 bin öğretmen adayı atama bekliyor. 200 bin dersliğe ihtiyaç var. Biz öğrenciyle öğretmeni buluşturacağız. Atanamayan öğretmen kavramı CHP iktidarında kesinlikle olmayacaktır.”
-“Tokat'ta tekel fabrikası vardı, kapatıldı. Şimdi şeker fabrikalarını özelleştirmek istiyorlar. Sözüm söz CHP iktidarında hiçbir şeker fabrikası özelleştirilmeyecektir.”
-“Mazotu çiftçiye 1,5 liradan vereceğiz. Koro halinde bağırıyorlar, nasıl 1,5 liradan verirsin diye? Maliyeti kar dahil 1 lira 21 kuruş. Biz çiftçiye 1,5 liradan vereceğiz. Zarar var mı? Yok. Ama, zarar eden bir grup var. Hortumcular. HORTUMLARI KESECEĞİZ. Onlar yatlara, kendi çocuklarının gemilerine mazotu 1 lira 21 kuruşun altında çiftçiye 4 liradan satıyorlar, biz çiftçiye birbuçuk liradan vereceğiz”
-“Benim çocuklarımın yatak odalarında boy boy kasalar olmayacak. Benim bakanlarımın evlerinde ayakkabı kutuları olmayacak…”
Tokat mitinginde emeklilere iki ikramiye, aile sigortası, taşeron işçisine kadro dahil olmak üzere CHP'nin vaadlerini tek tek açıklayan Kılıçdaroğlu yaşanacak bir Türkiye için CHP'ye oy verilmesini istedi ve şunları söyledi;
“7 Haziran'a hazır mısınız? Hep beraber 7 Haziran'da yaşanacak bir Türkiye'nin temellerini atacağız. Size sözüm söz bu ülkeye birinci sınıf demokrasiyi getireceğim. Hiç kimsenin inancını siyasete malzeme etmeyeceğim, ettirmeyeceğim. Hiç kimsenin kimliğini siyasete malzeme etmeyeceğim, ettirmeyeceğim. Hiç kimsenin yaşam tarzını siyasete malzeme etmeyeceğim, ettirmeyeceğim.
Tek hedefim var bu güzel ülkede 77 milyon yurttaşım barış içinde yaşasın, huzur içinde yaşasın. Herkesin işi, herkesin aşı olsun. Herkes huzur içinde evine gitsin. Her evde huzur olsun, her evde tencere kaynasın.
Tokat'ta işsizlik var mı? VAR. Ankara'dakiler duyuyor mu? Ankara'dakiler duymaz. Çünkü onların çocukları KPSS sınavına bile girmeden devlette memur oluyor zaten. Tokat en fazla göç veren Türkiye'deki ikinci il işsizlik nedeniyle. Herkes baba toprağını terk ediyor büyük kentlerin varoşlarına gidiyor. Acaba bir iş bulabilir miyim, çalışabilir miyim, hayata tutunabilir miyim diye. Bunun mücadelesini biz veriyoruz ama iktidar partisi hiç işsizlik konusunu işliyor mu? Bu memlekette işsizlik vardır bununla şöyle mücadele edeceğiz diye bir proje ortaya koydular mı? Biz ne diyoruz? İşsizlik bu ülkenin en temel sorunudur. İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır. İşsizliği yeneceğiz, herkesin işi, herkesin aşı olacak diyoruz. Hiçbir ayrım yapmadan bu bizdendir, bu bizden değildir diye ayrım yapmadan bu ülkede bir çocuk işsizse önce o çocuk işe girecek. Bu ülkede bir çocuk yoksulsa önce o çocuğun, ailenin yoksulluğu giderilecek. Temel hedefimiz bu, amacımız bu. İşsizlikle mücadele edeceğiz.
Size ilginç bir kanun tasarısından söz edeyim. Yabancıların istihdamı hakkında kanun tasarısı. Altında Başbakan ve bütün bakanların imzası var. Türkiye'de 6 milyon 200 bin işsizimiz var. 6 milyon 200 bin işsize iş bulmuyorsun yabancılara iş bulmak için kanun tasarısını parlamentoya getiriyorsun. Hiçbir Tokatlının bunu unutmamasını istiyorum. Senin çocuğun işsiz, onun derdi yurtdışından ben işsizleri nasıl getireceğim, Türkiye'de onlara nasıl iş vereceğim diye.
O nedenle işsizlik sorunu en temel sorunumuzdur. Eğer işsizlik sorununu çözemezseniz refahı tabana yayamazsınız. İşsizlik sorununu çözemezseniz bu ülkede huzuru getiremezsiniz. İşsizlik sorununu çözemezseniz bu ülkenin gençlerine umut veremezsiniz. Sözüm söz mücadelede birinci alanımız işsizlikle olacaktır.
Gençlerimizi seviyorum, gençlerimize inanıyorum, gençlerimize güveniyorum. Her zaman her ortamda gençlerin her taleplerine mutlaka kulak kabartıyorum ne istiyorlar diye. Gençler sizin sorunlarınızı çözmek zaten bizim görevimiz. Biz bunu yapacağız. İşsizlik temel bir sorundur.
Bakın, 350 bin öğretmen adayı atama bekliyor. Bunun yanında 200 bin dersliğe ihtiyaç var. Biz ne yapacağız? Öğrenciyle öğretmeni buluşturacağız. Atanamayan öğretmen kavramı CHP iktidarında kesinlikle olmayacaktır. Her öğretmen çocuğunun ve okulunun başında olacaktır.
Tokat'ta tekel fabrikası vardı. Ne oldu? Tamamen kapatıldı. Şimdi şeker fabrikalarını özelleştirmek istiyorlar. Sözüm söz CHP iktidarında hiçbir şeker fabrikası özelleştirilmeyecektir. Şekerde çalışan işçi kardeşlerim, ben bu sözü Tokat'a geldiğim için söylemiyorum. CHP grubunda seçimlerden çok önce ifade ettim. Şeker çalışanlarının önünde, sendika yetkililerinin önünde ifade ettim. Şeker bizim için çok önemlidir, şeker pancarı çok önemlidir, köylü için, sanayici için, çalışanlar için çok önemlidir. Bursa'daki cargill için şeker endüstrimizi mahvettik. Biz kendi köylümüze, kendi işçimize, kendi mühendisimize güveniyoruz. Kendi ürünümüzü kendimiz üreteceğiz.
Bakın unutmayın yurtdışından mısır getiriyorlar cargillde mısırdan şeker elde ediyorlar. Peki bizim köylümüz ne üretecek? Sen pancar üretme sana kota uyguladık diyorlar. Kendi mısırımızı bile doğru dürüst ekemiyoruz.
O nedenle çiftçi kardeşim benim sözlerime biraz kulak kabartsın. Burası aynı zamanda bir tarım kentidir Tokat. Çiftçi mağdur durumda, çiftçi perişan durumda. Son 13 yılda iki Trakya büyüklüğünde alan artık çiftçi tarafından ekilmiyor. Biz dedik ki çiftçide üretecek, çiftçide kazanacak, alın terinin karşılığını alacak. Girdileri ucuzlatacağız. Bunun başında da mazot geliyor. Mazotu çiftçiye 1,5 liradan vereceğiz. Koro halinde bağırıyorlar vay efendim çiftçiye mazotu nasıl 1,5 liradan verirsin? Zaten petrol dışarıdan geliyor.
Bakın değerli Tokatlılar, petrolün yurtdışından geldiğini biliyorum, rafineride işlendiğini biliyorum. Rafinerinin onun üzerine kar koyduğunu biliyorum. Oradan benzin istasyonlarına gittiğini biliyorum. Maliyeti kar dahil nedir biliyor musunuz litre mazot? 1 lira 21 kuruş. Biz çiftçiye kaçtan veriyoruz? 1,5 lira. Zarar eden var mı? Yok. Ben söyleyeyim zarar eden var. Bir grup var. Kimler? Hortumcular zarar ediyor. Biz devletin hazinesini düşünüyoruz. Ben çiftçiye mazot 1,5 liradan verilemez diyenlere miting meydanlarında seslendim, burada da sesleniyorum. Siz yatlara, kendi çocuklarınızın gemilerine mazotu 1 lira 21 kuruşun altında satarken kimse mağdur olmuyor da çiftçiye 1,5 liradan verince mi çiftçi mağdur oluyor? Çiftçinin hakkını savunmak bizim görevimiz.
Benim umudumda sizsiniz hiç endişeniz olmasın.
İki; bunlar yakutta, pırlantada, incide vergiyi sıfırladılar. Arkadaş sen yakutta, pırlantada, incide vergiyi sıfırlıyorsun. Bende çiftçinin mazotunda vergiyi sıfırlıyorum. Senin dünya görüşün öyle, benim dünya görüşüm böyle. Sen emekten yana değilsin, ben emekten yanayım. Sen alın terine karşısın, ben alın terinden yanayım.
Bir örnek daha vereceğim. Çiftçi kardeşlerim, Tokatlılar unutmasınlar. Hollanda Konya'dan küçük bir devlet toprak olarak. Hollanda'nın yıllık tarım ürünü ihracatı gıda dahil 120 milyar dolar. 120 milyar dolar Konya'dan küçük bir devlet tarım ürünü ihraç ediyor. Türkiye yıllık tarım ürünü ihracatı 12 milyar dolar. Neyimiz eksik? Konya'dan küçük bir devlet 120 milyar dolar tarım ürünü ihraç ederken devasa bir ülke toprağımız var, insanımız var, güneşimiz var, suyumuz var, çalışkan insanlarımız var, neyimiz eksik? Neden biz daha fazla ürün ihraç etmiyoruz. Neden daha fazla üretmiyoruz? Tek nedeni var bu ülkede temiz, ahlaklı siyaset yok.
Çiftçi kazanırsa kim kazanacak? Çiftçi kazanırsa esnaf kazanacak. Çiftçi kazanırsa göç olmayacak. Çiftçi kazanırsa işsizlik olmayacak. Çiftçi kazanırsa Türkiye kazanacak. Çiftçi kazanırsa kuyumcu kazanacak. Çiftçi kazanırsa kahveci kazanacak. Çiftçi kazanırsa herkes kazanacak. Kim kaybedecek? Hortumcular. Bu kadar basit.
Dedik ki, refahı tabana yayacağız. Güzel bir Türkiye için herkesin huzur içinde yaşaması için refahı tabana nasıl yayacağız. Dedik ki bunun bir yolu var. Aylık 1000 liranın altında gelir elde eden, maaşı olan, aylığı olan 8 milyon emeklimiz var. 1000 liranın altında bakın 8 milyon emeklimiz var. Dedik ki, ramazan bayramında, kurban bayramında emeklilere birer maaş ikramiye vereceğiz. Sözüm söz. Ne sözü? Kılıçdaroğlu sözü. Verecek miyiz? Elbette vereceğiz.
Yine koro halinde bağırdılar vay efendim kaynağı nereden bulacaksın, nasıl vereceksin? Bütün emekli kardeşlerime sesleniyorum. Sana iki aylık ikramiye verirken kaynağı nereden bulacaksın? Bunun kaynağı nerede diye soranlara sizde diyeceksiniz ki, yeter ya bir maaş ikramiyeme bile itiraz ediyorsun bende sana oy vermeyeceğim diyeceksin.
Sanki emekliye dünyanın parasını veriyoruz. Altı üstü zaten bir emekli aylığı onunla da zaten zor geçiniyor. Bırakında bari emekli Ramazan bayramında, Kurban bayramında rahat etsin. Torunlarıyla bir araya gelsin, çoluk çocuğuyla bir araya gelsin, harçlık versin, kurbanını kessin. Vay efendim parayı nereden vereceksin? O parayı bulacağım emekliye vereceğim. Bütün hortumları sözüm söz keseceğim.
Emekliye 2 aylık ikramiye veriyoruz. Onlar sanıyorlar ki emekliler bu paraları alıp doğru koşacaklar İsviçre'de hesap açacaklar. Yok öyle bir şey. Emekli parayı alınca bakkala gidecek, manava gidecek, terziye gidecek, kuruyemişçiye gidecek. Sonuçta alışveriş yapacak. Kim kazanacak? Esnaf kazanacak. Kim kazanacak? Toptancı kazanacak. Kim kazanacak? Sanayi kazanacak. Kim kaybedecek? Hortumcular kaybedecek.
Asgari ücret; dedik ki asgari ücret 1500 lira olacak. Yine koro halinde vay efendim nasıl asgari ücret 1500 lira olur. Maliye bakanı da diyor ki, işçiye asgari ücret vermek işçiye zulümdür. Bende ona şunu söyledim; sen ayda 14 bin lira alırken zulüm değil de işçiye 1500 lira verdiğimiz zaman mı zulüm oluyordu?
Bir asgari ücret hesabı yapıyım size sevgili Tokatlılar. 5 kişilik bir aile düşünün anne, baba ve 3 çocuk. Bir öğünde günde bir çay içsinler, birde simit yesinler. Bir öğün 10 lira ediyor 5 kişi için bir çay, bir simit. 3 öğün 30 lira ediyor. 30 gün bir ay, 900 lira ediyor. Asgari ücret kaç liraydı? 949 lira. Şimdi düşünün 949 liranın 900 lirasıyla 5 kişilik bir aile ancak simit ve çay. Bir çay, bir simitle geçiniyor. Geriye kaç lira kalıyor? 49 lira. Şimdi ben Ankara'da koltuklarında oturan o insanlara soruyorum arkadaşlar sizde vicdan var mı 49 lirayla bu asgari ücretli ev kirası mı ödesin, çocuğun masrafını mı ödesin, okul masrafını mı ödesin, elektrik parası mı ödesin, su parası mı ödesin? Geriye kalıyor 49 lira. Sanki biz ona dünyanın parasını veriyormuşuz gibi. Altı üstü vereceğimiz ayda 1500 lira. Ona bile göz dikiyorlar. O para verilmez diyorlar. O parayı vereceğim asgari ücretlide nefes alacak bu ülkede.
800 bin taşeron işçimiz var. Devlette çalışıyor bunlar. Hiçbirisinin iş güvencesi yok, sendikası yok, toplu sözleşmesi yok, hakkı yok. Sadece taşeron ne derse onu yapar. 12 saat çalış, 12 saat çalışır. Öğleden sonra işine son verdim çıkar gider. Biz ne dedik? Devlete yakışmaz, taşeron işçisi olmaz. 800 bin taşeron işçisini kadroya alacağız hiçbir ayrım yapmayacağız, siyasi görüşünü sormayacağız, inancını sormayacağız, kimliğini sormayacağız. 800 bin kişi çalışıyor 800 binine de kadro vereceğiz dedik.
Hemen yine koro halinde efendim bu devlete yük olur. Devlete yükü sıfır hiçbir yük yok. Zaten parayı veren devlet. Kime veriyor? Taşerona veriyor. Taşeron kime veriyor? İşçiye veriyor. Biz ne yapıyoruz? Aradan köle tüccarını kaldırıyoruz, taşeronu kaldırıyoruz, devlet doğrudan doğruya parayı işçiye verecek bu kadar basit. Her projemizin mantıklı bir yönü var. Her projemiz toplumun sorunlarına değiniyor.
Bakın esnaf kardeşimin içinde bulunduğu durumla ilgili bir örnek vereceğim size. Diyelim ki herhangi bir esnaf, herhangi birisi. Esnaf kardeşim oldu ya 2 ay sigorta primini yatıramadı. Hastalandığında devlet hastanesine gidecek bakacaklar sigorta prim borcu var seni tedavi etmiyoruz diyorlar. Hadi diyelim ki onun borcu vardı tedavi etmedin, eşi hastalandı eşine de bakmayız diyorlar. Bakmakla mükellef olduğu yaşlı anne babası var onlara da bakmayız diyorlar. Biz ne diyoruz? Hiçbir ayrım yapmayacağız, borcu olup olmadığına bakmayacağız, hastaneye gelen herkesi tedavi edeceğiz.
Tokat belde belediyelerinin en fazla kapatıldığı ikinci il. CHP iktidarında bütün beldelerde referandum yapacağız. Beldenin açılmasını istiyor musun, istemiyor musun? İstiyorlarsa o beldeleri tamamen açacağız kendi belediye başkanlarını kendileri seçecekler. Demokrasi mi diyorsunuz demokrasi bu. Herkes kendi belediyesini açsın açıyorsa. Hayır biz belediye istemiyoruz diyorlarsa referandum sonucu mesele yok. Köy tüzel kişiliklerinin hakları alındı, araçları alındı. Şimdi köyde oturanlar pahalı su parası ödeyecekler. Bize şikayet ediyorlar nasıl oldu bu. Biz defalarca uyardık bakın bu kanun çıkarsa bazınıza bunlar gelir dedik. Fatura gelmeden inanmadılar. Şimdi fatura geldi şikayet ediyorlar. Sizin şikayetlerinizi kim dinliyor? Yine biz dinliyoruz. Kim çözecek? Yine biz çözeceğiz. Sizden 4 yıl için yetki istiyorum. İktidara 13 yıllık bu millet kredi açtı gel tek başına ülkeyi yönet diye. 13 yılın sonunda hangi sorununuz çözüldü? 6 milyon 200 bin işsizimiz var. 17 milyon yoksulumuz var 3 milyon 750 bin hanede oturuyorlar. 17 milyon yoksul yarattılar. Sözüm söz 4. yılın sonunda bu ülkede hiçbir ailenin geliri 720 liranın altında olmayacak. Her ailenin sigortası olacak, her ailenin güvencesi olacak. Hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek bu güzel ülkede.
Aile sigortasını getireceğiz. Aile sigortasında parayı evde kadının banka hesabına yatıracağız. Kadın gidecek parasını emekli gibi, memur gibi, işçi gibi çekecek, çoluk çocuğunun rızkını sağlayacak. Onunda gidip herhangi bir marketten alışveriş yapma hakkı var. Neden yapıyoruz aile sigortasını, neden getiriyoruz? Hiç kimsenin yoksulluğunu teşhir etmeyeceğiz. Benim inancımda, benim ahlakımda, benim siyaset anlayışımda temel bir kural vardır sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Bunu yapacağız.
3 milyon 750 bin hanede 17 milyon yoksulumuz var. Bunu tarihe gömeceğiz, yok edeceğiz tamamen bunu göreceksiniz. O nedenle sizden 13 yıllık değil, 4 yıllık kredi istiyorum. 4 yıl için yetki istiyorum sizden.
4. yılın sonunda huzurlu bir Türkiye göreceksiniz. İş dünyasıyla barışık bir Türkiye göreceksiniz. Ben kendi ülkemde çatık kaşlı insanların sokaklarda gezmesini istemiyorum. Gezen bütün insanlarımın, bütün vatandaşlarımın güler yüzlü olmasını istiyorum. Herkes birbirine selam vermeli, herkes birbirine merhaba demeli, herkes birbirinin derdiyle ilgilenmeli. Refahı tabana yaydığımız zaman güzel bir Türkiye olacak, huzurlu bir Türkiye olacak, her evde barış olacak, her evde tencere kaynayacak.
Ben bunları yapmaya söz verdim. Ben bunları yapacağım bana yetki verin. Göreceksiniz bunlar nasıl yapılıyor. Benim çocuklarımın yatak odalarında boy boy kasalar olmayacak. Benim bakanlarımın evlerinde ayakkabı kutuları olmayacak. Ben sadece ve sadece sizin için çalışacağım, sizin için çaba harcayacağım ve sizden bir söz istiyorum. Beni lütfen dikkatle dinleyin bütün yurttaşlarımdan bir söz istiyorum.
Geçen seçimlerde CHP'ye oy vermemiş bir vatandaşı 7 Haziran günü beraber alın sandığa gidin beraber omuz omuza, gülerek, kardeşçe, barış içinde sandığa gidin ve şunu söyleyeyin. 13 yıl kredi açtık, 13 yıl ülkeyi yönettiler. 13. yılın sonunda Türkiye'nin geldiği nokta bu. 6 milyon 200 bin işsizimiz var, 17 milyon yoksulumuz var. Yanlış dış politikayla 2 milyon Suriyelimiz var. Suriyelilere ödediğimiz 5,5 milyar dolar kaynağımız var. Bu parayı da onlara ödedik. Gelin yeni bir başlangıç yapalım. Yaşanacak bir Türkiye'yi yeniden inşa edelim. Herkesin kazandığı bir Türkiye'yi yeniden inşa edelim.
21.yüzyılın Türkiye'sine, bilgi çağının Türkiye'sine 17 milyon yoksul yakışmıyor. Çocukların yatağa aç girdiği bir Türkiye bizim içimize sinmiyor. Neden daha güzel olmayalım, neden daha fazla üretmeyelim, neden daha fazla kazanmayalım, neden kazandığımızı hakça bölüşmeyelim.
Bakın, yıllarca önce rahmetli Ecevit söylemişti. Ne demişti? Ne ezen, ne ezilen, insanca, hakça bir düzen. Bunu istiyoruz. Sözümü daha bitirmedim. 7 Haziran'da sandığa gideceğiz yanımızda daha önce CHP'ye oy vermemiş bir yurttaşla beraber gideceğiz ve ona diyeceğiz ki gel hep beraber yeni bir başlangıç yapalım, güzel bir başlangıç yapalım. Çocuklarımız için, ülkemiz için, torunlarımız için, bayrağımız için güzel bir başlangıç yapalım. Onurlu bir Türkiye için yeni bir başlangıç yapalım. Zengin bir Türkiye için yeni bir başlangıç yapalım. Esnafın kazandığı, çiftçinin kazandığı, sanayicinin kazandığı, herkesin iş bulduğu, akşam evlerde huzurun olduğu yeni bir Türkiye için, yaşanacak bir Türkiye için yeni bir başlangıç yapalım. Diyecek ki, nasıl yapacağız bu başlangıcı? Çok basit. Sandığa gideceğiz altıokun altına yazıyor ya ‘Gelin oy verin' buraya evet mührünü basacağız. Hep beraber basacağız.
Bugüne kadar hiçbir vatandaşıma neden şu partiye veya bu partiye oy verdin diye bir soru sormadım. Ama şimdi Türkiye'nin geldiği duruma bakın. Tablonun değişmesi lazım. Güzel bir Türkiye'nin inşa edilmesi lazım. Haksızlıkların giderilmesi lazım. Devlet yönetiminde liyakatin olması lazım. Bunları yapabilirsek yaşanacak bir Türkiye'yi beraber inşa ederiz. Güzel bir Türkiye'yi beraber inşa ederiz. Bu çerçevede sizden bir söz istiyorum. Söz mü? Verdiniz bende size bir söz veriyorum. Gün 6 saat 6 saat, 12 saat 12 saat, 24 saat 24 saat, 36 saat 36 saat sizin için çalışacağım, sizin için alın teri dökeceğim, sizin için emeğim olacak. Emeğim hepinize helal olsun diyeceğim.
Halka hizmet etmenin hakka hizmet etmek gibi kutsal bir görev olduğunu biliyorum. Bu ülkede hepimiz huzur içinde yaşayabiliriz. Bu ülkede hepimiz kardeşçe yaşayabiliriz. Bu ülkede hepimiz onurumuzla yaşayabiliriz. Bu ülkede yoksulluğu tarihe gömebiliriz. Bu ülkede çiftçi özgürce tarlasını sürebilir. Bu ülkede özgürce çiftçi ürettiği ürünün karşılığını alabilir. Alın terinin karşılığını alabilir. Bunu kim yapar? Bir tek parti yapar o partinin adı Cumhuriyet Halk Partisidir.
Neden biz yapabiliriz? Çünkü biz bu ülkeye demokrasiyi getiren bir partiyiz. Çünkü biz cumhuriyeti kuran bir partiyiz. Çünkü biz sosyal demokrasiyi getiren partiyiz. Çünkü biz kul hakkı yememeyi namuslu görev kabul eden bir partiyiz. Çünkü biz hiç kimsenin inancıyla, hiç kimsenin kimliğiyle uğraşan bir parti değiliz. Bizim için insan Allah'ın yarattığı en değerli varlıktır ve benim başımın üstünde yeri vardır.
Yine geliyorum sizden bir söz aldım. 7 Haziran'da sandığa gideceğiz. Geçen seçimlerde, 2011 seçimlerinde CHP'ye oy vermemiş bir yurttaşla beraber gideceğiz ve diyeceğiz ki, gelin hep beraber yaşanacak bir Türkiye için yeni bir başlangıç yapalım. Çocuklarımız için, ülkemiz için, torunlarımız için, bayrağımız için yeni bir başlangıç yapalım. Söz mü? Bende size söz verdim sizin için çalışacağım, alın teri dökeceğim, alın terim size helal olsun diyorum.