'Her şey çocuklarına organik bal yedirmek isteyince başladı'
Sivasta iki arkadaş çocuklarına doğal bal yedirmek için iki kovanla başladıkları arıcılıkta 80 kovana ulaştı.Anadolunun bereketli topraklarında, arı yet
Sivasta iki arkadaş çocuklarına doğal bal yedirmek için iki kovanla başladıkları arıcılıkta 80 kovana ulaştı.
Anadolunun bereketli topraklarında, arı yetiştiricileri yeni bir bal dönemine girdi. Yayla çiçeklerinin açmasıyla birlikte, arılar da kovanlarından çıkarak doğanın armağanını toplamaya başladılar. Sivasta Eğribucak köyünde hobi olarak arı yetiştiriciliği yapan Yüksek Hızlı Tren (YHT) makinisti ve bir fabrikada makine bakım şefi olan iki kafadar, sadece çocuklarının doğal beslenmesini sağlamakla kalmayıp aynı zamanda doğal yaşamın devamlılığını da sağlayan önemli bir rol üstleniyor. Çocuklarına doğal bal yedirmek için iki kovanla arıcılığa başlayan iki arkadaş, şimdilerde 80 kovanda bal üreterek geçimlerine katkı sağlıyorlar.
Havaların dengesizliği arılarda hastalık yapıyor
Çocuklar için organik ne bulabiliriz diye bir arayışa giren ve bu nedenle de yaklaşık 10 sene önce arıcılığa başladığını belirten TCDD Yüksek Hızlı Tren (YHT) makinisti Ahmet Fuat Şimşek, Ömerle liseden arkadaşız, kendisi yaklaşık 30 senelik arkadaşım. Arıcılığa onun köy bahçesinde başladık. Rakımı yüksek ve florası çok zengin, geniş. Baharın başlamasıyla birlikte bizde arıcılık çalışmalarımıza başladık. Arılarımızla elimizden geldiği kadar katkısız ilaçsız doğal şekersiz bal üretmeye çalışıyoruz. Burada el değmemiş bir doğa var. Arazide ilaçlı tarım da yapılmıyor. Şu an yaklaşık olarak 80 tane kovanımız var. Tabi bu sezona göre azalıyor veya çoğalıyor. Hava sıcak olduğu zaman arılar yavrulamaya başlıyor. Hava soğuduğu zaman yavrular çürüyor. Havaların dengesizliği arılarda hastalık yapıyor. Tabi bu bizim için sıkıntı oluyor verimi düşürüyor. Mevsimlerin dengesizleşmesi bizi de olumsuz etkiliyor şeklinde konuştu.
Çocukları için bu işe giriştiler
Çimento fabrikasında makine bakım şefi olarak çalışan Ömer Arslan, Hobi olarak başladığını belirterek Çocuklarımızın ve kendimizin organik bal tüketimi için bu işe girdik. İlk başta hobi olarak başlamıştık ama şimdi ihtiyacımızın fazlasını da isteyen arkadaşlarımıza satıyoruz. Bulunduğumuz konum oldukça güzel. Hem şehre yakın hem çok yüksek rakımlı. Jeopolitik açıdan da çok güzel bundan dolayı endemik bitki türleri de bulunuyor. Tarım arazilerimiz var ama burada ilaçlama da yapılmıyor dedi.
Doğal bal kavanozuna bakarak anlaşılmaz
Vatandaş açısından doğal balın anlaşılmasının zor olduğunu söyleyen Arslan, Doğal bal kavanozuna bakarak anlaşılmaz. Tabi bu tecrübeyle de alakalı. Biz bu işin içinde olduğumuzdan dolayı bizler anlıyoruz ama vatandaşın anlaması pek mümkün olamayabiliyor. Bu genellikle fiyatı ile belli oluyor. En büyük kıstas fiyat bence. Çünkü iyi mal iyi para eder her zaman diye konuştu.
Anadolunun bereketli topraklarında, arı yetiştiricileri yeni bir bal dönemine girdi. Yayla çiçeklerinin açmasıyla birlikte, arılar da kovanlarından çıkarak doğanın armağanını toplamaya başladılar. Sivasta Eğribucak köyünde hobi olarak arı yetiştiriciliği yapan Yüksek Hızlı Tren (YHT) makinisti ve bir fabrikada makine bakım şefi olan iki kafadar, sadece çocuklarının doğal beslenmesini sağlamakla kalmayıp aynı zamanda doğal yaşamın devamlılığını da sağlayan önemli bir rol üstleniyor. Çocuklarına doğal bal yedirmek için iki kovanla arıcılığa başlayan iki arkadaş, şimdilerde 80 kovanda bal üreterek geçimlerine katkı sağlıyorlar.
Havaların dengesizliği arılarda hastalık yapıyor
Çocuklar için organik ne bulabiliriz diye bir arayışa giren ve bu nedenle de yaklaşık 10 sene önce arıcılığa başladığını belirten TCDD Yüksek Hızlı Tren (YHT) makinisti Ahmet Fuat Şimşek, Ömerle liseden arkadaşız, kendisi yaklaşık 30 senelik arkadaşım. Arıcılığa onun köy bahçesinde başladık. Rakımı yüksek ve florası çok zengin, geniş. Baharın başlamasıyla birlikte bizde arıcılık çalışmalarımıza başladık. Arılarımızla elimizden geldiği kadar katkısız ilaçsız doğal şekersiz bal üretmeye çalışıyoruz. Burada el değmemiş bir doğa var. Arazide ilaçlı tarım da yapılmıyor. Şu an yaklaşık olarak 80 tane kovanımız var. Tabi bu sezona göre azalıyor veya çoğalıyor. Hava sıcak olduğu zaman arılar yavrulamaya başlıyor. Hava soğuduğu zaman yavrular çürüyor. Havaların dengesizliği arılarda hastalık yapıyor. Tabi bu bizim için sıkıntı oluyor verimi düşürüyor. Mevsimlerin dengesizleşmesi bizi de olumsuz etkiliyor şeklinde konuştu.
Çocukları için bu işe giriştiler
Çimento fabrikasında makine bakım şefi olarak çalışan Ömer Arslan, Hobi olarak başladığını belirterek Çocuklarımızın ve kendimizin organik bal tüketimi için bu işe girdik. İlk başta hobi olarak başlamıştık ama şimdi ihtiyacımızın fazlasını da isteyen arkadaşlarımıza satıyoruz. Bulunduğumuz konum oldukça güzel. Hem şehre yakın hem çok yüksek rakımlı. Jeopolitik açıdan da çok güzel bundan dolayı endemik bitki türleri de bulunuyor. Tarım arazilerimiz var ama burada ilaçlama da yapılmıyor dedi.
Doğal bal kavanozuna bakarak anlaşılmaz
Vatandaş açısından doğal balın anlaşılmasının zor olduğunu söyleyen Arslan, Doğal bal kavanozuna bakarak anlaşılmaz. Tabi bu tecrübeyle de alakalı. Biz bu işin içinde olduğumuzdan dolayı bizler anlıyoruz ama vatandaşın anlaması pek mümkün olamayabiliyor. Bu genellikle fiyatı ile belli oluyor. En büyük kıstas fiyat bence. Çünkü iyi mal iyi para eder her zaman diye konuştu.