ERDOĞAN İDDİALARA CEVAP VERDİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ve beraberindeki heyete verdiği iftarda iddialara konu olan ‘masa' ile ilgili, “Yemeğin ve masanın hazırlanmasının maliyeti 3 bin 390 liradır. Kişi başı yemek maliyeti de 30 liradır. Gerçek maliyeti bu olan bir iftar yemeği milyon liralık rakamlarla kamuoyunun gündemine getirilmeye çalışıldı. Bu iddiaları ortaya atanlar ya hesap bilmiyorlar ya da niyetleri başka” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bingöl, Elazığ, Ardahan, Mardin, Şanlıurfa, Bitlis, Ankara, Sakarya, Adıyaman, Siirt, Erzurum, Sark ve Van illerinden gelen 350 muhtarla iftar programında bir araya geldi.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki gerçekleştirilen iftar programında muhtarlara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedi azaptan kurtuluş olan mübarek Ramazan-ı şerifin böyle bir anlamlı bir iftar sofrasında, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne, milletin evine hoş geldiniz” diyerek konuşmasına başladı.
Ramazan ayının 7. gününe ulaşıldığını ve bir haftanın geride bırakıldığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ramazan ayının hayırlara vesile olmasını temennisinde bulundu.
Muhtarla ilk toplantıyı 27 Ocak'ta yaptığı toplantının bugün 7.'sini gerçekleştirdiklerine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaklaşık 400 kişilik gruplar halinde yaptığımız bu toplantılar vesilesiyle ülkemizin her köşesinden muhtarlarımızla birlikte olma hasret giderme imkanı bulduk. Bugünde 13 ayrı ilimizden gelen muhtarlarımızla birlikteyiz. İnşallah ülkemizdeki muhtarların tamamıyla bu şekilde bir araya gelerek hasbihal etmesinin, soframızı paylaşmanın arzusu içindeyiz” diye konuştu.
“CUMHURBAŞKANLIĞI CAMİSİ 3 TEMMUZ'DA AÇILIYOR”
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda inşa edilen caminin açılışını 3 Temmuz Cuma günü dualarla gerçekleştireceklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Camimizin bizim çalışma binasıyla arasında bir kongre merkezi yapıyoruz. Oda bittiğinde devletin çeşitli kurumları toplantılarını burada yapabilecekler. İçinde 2 bin kişilik salonuyla, toplantı odalarıyla büyük bir ihtiyacı giderecek. Ankara gibi yerde maalesef devlete ait böyle bir yerimiz bugüne kadar yoktu. Otellerde bu toplantılar yapılıyordu. Burası bitince artık bu ihtiyacı burada gidereceğiz. Ayrıca yine içinde 5 milyon cilt kitabın bulunacağı ülkemizin en büyük kütüphanesini yapacağız. Şuanda proje çalışmaları bitiyor inşallah 1.5, 2 yıl içerisinde bu kütüphanemizi yapacağız, 24 saat gençliğe, halka bu kütüphane açık olacak. Gelip burada derslerini çalışacaklar, eserleri burada takip edecekler” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çok amaçlı bir sergi salonun yapılacağını ve bin veya 2 bin kişilik yemekli toplantıların yapılacağı bir salon olacağını kaydetti.
Türkiye genelinde 50 bine yakın muhtarın olduğunu bütün muhtarlarla bu toplantıları yapmayı hedeflediğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylece burada Ankara'ya ve ülkemize çok faydalı olacağına inandığımız kapsamlı bir külliyeyi tamamlamış olacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ve beraberindeki ilim adamlarıyla birlikte yaptığı iftar programında maliyeti yüksek olduğu iddia edilen ‘masa' hakkında sert açıklamalarda bulundu.
“BU BİNA BENİM Mİ? BUGÜN BURADA BEN VARIM YARIN BİR BAŞKASI”
“Doğru yerinden kalkana kadar yalan dünyayı dolaşırmış” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Maalesef bu külliye konusunda tamamı da yalan, yanlış olan pek çok spekülasyon üretildi. Öncelikle tüm samimiyetimle ifade etmek isterim. Biz Türkiye'ye gücüne ve şanına yakışır bir devlet binası kazandırdığımızı inanıyoruz. Bundan da milletimiz adına gurur duyuyoruz. Fakat bir takım medya kuruluşları, bir takım meslek odaları ve bir takım siyasetçiler ki bu dünyada, bu ülkede bunların bir dikili ağacı yoktur, bir binaları yoktur. Ama lafları çoktur. Israrla millete ait bu bina üzerinden bize saldırmayı alışkanlık haline getirdiler. Ya bu bina benim mi? Bugün burada ben varın, yarın burada başka bir arkadaşımız olacak. Burası milletin evi. Milletin… Ziya Paşa'nın güzel bir sözü var, ‘Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.' Olay bu. Açıkçası ben bu konuları milletimin huzuruna getirmekten dahi imtina ediyorum, utanıyorum. Ama biz bu iddiaları cevaplamadıkça yalan ve iftira mekanizmasının cüretini her gün attırdığını görüyoruz.”
“TÜM İDDİLAAR YALANDIR, YANLIŞTIR VE İFTİRADAN İBARETTİR”
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ve beraberindeki alimlerle birlikte yaptığı iftar yemeğinin maliyeti hakkında açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Pazartesi günü Diyanet işleri başkanımız ve yanında eski Diyanet İşleri başkanları olmak üzere bir grup alimlerle birlikte yaklaşık 30 kişilik bir iftar sofrası burada bir araya gelmemize vesile oldu. Bir takım konuları burada açıklamak istiyorum. Bilindiği gibi bu iftardan yansıyan fotoğraf karesi üzerinden çok alçakça, ahlaksızca tamamen yalana ve iftiraya dayalı bir kampanya başlatıldı. Bir oda başkanı çıkıp veya oda mensubu iftarda kullanılan servis malzemelerinin, masanın ki o masa şuanda oturduğum masadır. İşte etrafında bütün muhtar kardeşlerim otuyorlar, sandalyelerin, masa örtüsünün, şurayı da ekrandan izlerseniz o masa nasıl kuruldu, burada izliyorsunuz şuanda. Çiçeklerin, vazoların ve yemeğin toplan maliyetinin 1 milyon liranın üzerinde olduğunu iddia etti. Yani eski rakamla bu ne demek, 1 trilyon. Kalem kalem verilen bu rakamların tamamı da yalandır, yanlıştır. Tüm iddialar iftiradan ibarettir. Sizin şahsınız da bu akşam da bu akşam ekranları başında bizi izleyen tüm vatandaşlarıma sesleniyorum. Hicap duyuyorum ama anlatmak durumundayım. Bakın burada ben size o yemeğin maliyetini tek tek ifade ediyorum. Hepsinin faturaları elimizde. Maliyeti 240 bin olarak ifade edilen şu yemek masası var ya bu Sitelerdeki bir ustamız tarafından bakın 240 bin lira olarak ifade edildi, 4 bin 600 lira artı KDV'dir. Yani 5 bin lira maliyeti var ama 240 bin lira diye ifade ediliyor” diye konuştu.
“MİLYON LİRALIK OLARAK İDDİA EDİLEN YEMEĞİN MALİYETİ 3 BİN 390 LİRA”
İddiaları sert dille eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Masa bir portatif tabla, suntadan yapılan altındaki masa, demir profiller bunlar geçtiğimiz günlerde rahmetli olan Sayın Demirel'in cumhurbaşkanlığı döneminden kalmadır. 435 bin lira olduğu iddia edilen masanın çevresindeki şu sandalyeler Sayın Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı döneminden kalmadır ve böyle bir maliyet yoktur. Yani buranın eski demirbaşından kalan sandalyelerdir. Masa üzerinde ve çevresinde bulunan 32 bin lira maliyeti olduğu iddia edilen dekorlarda yine bir önceki dönemden kalmadır ve böyle bir maliyet söz konusu değildir. Yemekte kullanılan çatal, bıçak gibi servis malzemeleri yine rahmetli Demirel'in cumhurbaşkanlığı döneminden kalmadır. O akşam refakatçilerle birlikte misafirlerimiz için 110 kişilik iftar yemeği hazırlandı. Bu iftarda ikram edilen yemeğin tüm malzemeleri, bu külliyenin mutfağından temin edildi. Yemekler külliyenin aşçılarınca pişirildi. Servis külliyenin garsonlarınca yapıldı. Sofranın düzenlenmesi yine buranın personeli tarafından yapıldı. Yemeğin ve masanın hazırlanmasının maliyeti 3 bin 390 liradır. Kişi başı yemek maliyeti de 30 liradır. Gerçek maliyeti bu olan bir iftar yemeği milyon liralık rakamlarla kamuoyunun gündemine getirilmeye çalışıldı. Bu iddiaları ortaya atanlar ya hesap bilmiyorlar yada niyetleri başka” şeklinde konuştu.
“BUNUN HESABINI VERECEKLER”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iddiaları ortaya atanların niyetlerinin olduğunu bildiklerini, bu iftiraların tamamiyle hukuk önünde hesaplarını vereceklerinin altını çizdi. “Ben burada konuşayım burada kalsın yok. Hesaplaşacağız” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu medya gruplarının ne olduğunu, bunların niyetlerinin ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Nasıl bir yaşam içinde olduklarını çok iyi biliyoruz. Ama bunun hesabını verecekler. Şunu özellikle vurgulamak isterim, benim dönemimde cumhurbaşkanlığına alınan tabak, çatal, bıçak türü hiçbir malzeme yoktur. İhtiyacımız olduğu zaman tabi alacağız ama şuanda böyle bir alım yapılmamıştır. Cumhurbaşkanlığını hangi malzemelerle devralmışsak onlarla devam ediyoruz. İhtiyaç duyulduğunda elbette takviye yapılacaktır. Ama bunun iddia edilen rakamlarla ilgisinin bulunmadığını ve iddia edildiği şekilde olmadığını tüm milletimin çok iyi bilmesini isterim. Bakın burada bu akşam söylemek istemezdim” diye konuştu.
“ZENCİ TÜRK OLMAKTAN ŞEREF DUYUYORUM”
CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ‘altın klozet' iddiaları hakkında da konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Altın klozet meselesi başta olmak üzere ve bunu düşünün ana muhalefetin başındaki zat söylüyor. Sonrada ‘ben onu kast etmedim' diyor. Nereyi kastettin ‘Kocaeli Valiliği'ni' kastetmiş. Kocaeli Valisi şuanda Hatay Valisi çıktı açıklamayı yaptı. Bilirkişiler incelemeyi yaptıktan sonrada ‘bunun altın klozetle yakından uzaktan alakası yok.' Ama ana muhalefetin başındaki zat Kocaeli'ni zikretmedi bizzat sarayı kendi ağzından ifadeleriyle dinledik, dinlendi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesiyle ilgili bu tür yalan ve iftiraların boyutu artık şahsımı aşmıştır. Şu anda Tayyip Erdoğan Cumhurun başkanı olarak buradadır, devleti temsilen buradadır. Bu iftiralar doğrudan Cumhurbaşkanlığı makamına, dolayısıyla devletin hükmi şahsiyetini zarar verir hale gelmiştir. Aslında burada mesele ne masa, ne sandalye, ne çatal, bıçak, ne yemek meselesidir. Burada mesele Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin millete mal olmuş olmasıdır. Bunların rahatsızlığı her zaman olduğu gibi yine milletin kendisindendir. Bugün burada 7. Defa muhtarlarımızla buluşuyoruz. Burada yaklaşık 7 aydır şehit yakınları, gazilerimizle, işçilerimizle, öğrencilerimizle, esnafımızla, toplumun her kesimden insanımızla bir araya geliyoruz. Asıl rahatsızlıkları işte bundan dolayı yani Cumhurbaşkanı halkıyla nasıl bütünleşir. Onları bu rahatsız ediyor. Şayet biz burada milletimizle bir araya gelip kucaklaşmak yerine sadece belli kesimleri ağırlayıp hani bunların ‘beyaz Türkleri' var ya onları ağırlayıp çünkü onlar bize, size ‘zenci Türkler' diyorlar. Bende öyle bir zenci Türk olmaktan şeref duyuyorum. O zaman böyle bir saldırıya maruz kalmazdık. Dertleri şimdi ortaya çıktı. Tüm hayatları millete hizmet verenleri engellemekle yapılan işlere takoz koymakla geçenler bizim muhtarlarımızla, milletimizle kucaklaşmamızı hazmedemiyorlar. Türkiye'nin doğrudan milletin oyuyla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olarak ilk günden bu yana hep aynı şeyi söyledim, söylemeye devam edeceğim, ‘ben tarafsız değilim, ben tarafı milletten yana olan bir Cumhurbaşkanıyım.' Benim muhatabım doğrudan milletin ta kendisidir. Cumhurbaşkanlığı makamı milletin en üst düzey temsil makamıdır. Cumhurbaşkanını tanımayan milleti tanımamış olur. Cumhurbaşkanın meşruiyetine saldıran milletin iradesine saldırmış olur. Cumhurbaşkanına saygısızlık yapan millete saygısızlık yapmış olur. Meşruiyetini anayasadan, milletin desteğinden alan Cumhurbaşkanlığı makamının itibarını korumak sadece benim değil, tüm siyasi partilerin, tüm kurumların ortak sorumluluğudur. Bu konuda önümüzdeki çok daha hassasiyet gösterileceğine inanıyorum” dedi.
''EN KISA SÜREDE BİR KOALİSYON HÜKÜMETİNİN ÇIKMASINI TEMENNİ EDİYORUM”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Mevcut Meclis yapısı içinde en kısa sürede bir koalisyon hükümetinin çıkmasını temenni ediyorum. Kendi çıkarlarını ülkenin çıkarlarının önüne koyanların yüzlerindeki memnuniyet ifadesinin gayet iyi farkındayız. İnşallah ya en kısa sürede yeni hükümeti kurarak ya da seçimleri yenileyerek bu heves sahiplerini bir kez daha hüsrana hep birlikte uğratacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bingöl, Elazığ, Ardahan, Mardin, Şanlıurfa, Bitlis, Ankara, Sakarya, Adıyaman, Siirt, Erzurum, Sark ve Van illerinden gelen 350 muhtarla iftar programında bir araya geldi. İftar programı öncesi, muhtarlar Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nı gezdi. Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın bütün bölümlerini inceleyen muhtarlar daha sonra iftar programının yapılacağı alana geçti. İftar sonrası muhtarlara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin geçen yıl Mart ayında Mahalli İdareler Seçimi'ni yaşadığını, Ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı seçimini yaşadığını ve 7 Haziran'da milletvekili seçimlerinin yapıldığını anımsattı.
Türkiye'de 15 ayı bulmayan bir sürede çok önemli üç dönemecin geride bırakıldığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan tabloyu herkes gibi kendisinin de saygıyla karşıladıklarına vurgu yaptı.
“Asıl olan milli iradedir. Milletin tercihidir” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimiz hiçbir partinin tek başına iktidar olamayacağı bir tabloyu takdir etmiştir. Seçim sandıkları kapandığı andan itibaren milletimizin görevi bitmiş artık sorumluluk Meclis'te temsil edilen siyasi partilerimize geçmiştir. Mevcut Meclis yapısı içinde en kısa sürede bir koalisyon hükümetinin çıkmasını temenni ediyorum. Bu konuda tüm siyasi partilerimize, onların genel başkanlarına büyük görev düşüyor. Türkiye'nin geçmişini tartışan değil geleceğini aydınlatan bir koalisyon hükümetine ihtiyacı var. 1990'lı yıllarda şahit olduğumuz koalisyon tecrübelerin ülkemize yaşattığı sıkıntıları tekrarlatmaya kimsenin hakkı yok. Cumhurbaşkanı olarak bu konuda ben milletimin arzu doğrultusunda hareket etmeye ön açıcı, teşvik edici olmaya gayret ediyorum. İçeride ve dışarıda yaşamakta olduğumuz kritik dönem hükümet meselesinin biran önce çözülmesini zorunlu kılıyor. Siyasi partilerimiz bu konuda üzerlerine düşenleri yapmazlarsa çözüm mevkii yine milletimizdir” dedi.
“HANS, GEORGE BUNLAR BİZİM İYİLİĞİMİZİ DÜŞÜNÜR MÜ?”
Bugüne kadar hep çözümde, kararında millete ait olduğunu ifade ettiğini ve bugünde aynı şeyi söylediğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her partinin elbette kendi siyasi stratejisini, önceliklerini, hassasiyetlerini ortaya koyması geçerlidir ama hiçbir öncelik ülkenin ve milletin bekasının önüne geçemez, geçmemelidir. Tüm partilerimizi bu anlayışla hareket etmeye ve sorumluluk üstlenmeye davet ediyorum. Bugün ülkemizde Türkiye'yi terör örgütleriyle aynı çizgide gösterme çabasından tutunda, seçimlerde yaşananlara kadar her konuda çok fazla bilgi kirliliği var. Bakınız seçim öncesinde seçimlerde hile yapılacağına, sandıkların çalınacağına, oyların değiştirileceğine, elektriklerin kesileceğine, bilgisayarlara sızılacağına kadar pek çok iddia ortaya atıldı. Elektrikler kesildi mi, sandıklar çalındı mı, bilgisayarlarla oynandı mı? Seçimler bitti bakıyoruz bu iddiaların hiç biri ne konuşuluyor, ne tartışılıyor, ne dile getiriliyor. Ama bazı şeyler oldu. Yüzlerce köyden bakıyorsunuz bir siyasi partiye oy çıkıyor başka hiçbir siyasi partiye oy çıkmıyor. Bunlar nasıl oldu. Bunlar soru işareti değil mi? Bunlarda soru işareti. Amaç seçimler eğer birilerinin istemediği şekilde sonuçlanırsa sonradan çıkaracakları gürültüsünü alt yapısını önceden hazırlamaktı. Aynı şekilde uluslararası basında Türkiye ile ilgili seçimlerle ilgili, şahsımla ilgili pek çok yalan, yanlış analiz yayınlanmıştı. Bakıyoruz onlarda hiç böyle şeyler söylememiş gibi başka havalarda yollarına devam ediyorlar. Hans, George bunlar bizim iyiliğimizi düşünür mü? Düşünmediler, düşünmüyorlar, bilesiniz ki düşünmeyecek. Bunlar Türkiye'yi nasıl böleriz, Türkiye'yi nasıl parçalarız, Türkiye'yi kendi içinde birbirine düşürürüz hep bunun gayreti içerisindeler” diye konuştu.
“YENİ HÜKÜMETİ KURARAK YA DA SEÇİMLERİ YENİLEYEREK”
“Seçim sonuçlarına bakıp Türkiye'ye sıkıntıya düştü diye adeta sevinç çığlıkları atanları hep birlikte takip ediyoruz” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Kendi çıkarlarını ülkenin çıkarlarının önüne koyanların yüzlerindeki memnuniyet ifadesinin gayet iyi farkındayız. İnşallah ya en kısa sürede yeni hükümeti kurarak ya da seçimleri yenileyerek bu heves sahiplerini bir kez daha hüsrana hep birlikte uğratacağız. Türkiye 2023 hedeflerine doğru olan yürüyüşünden kesinlikle vazgeçmeyecektir. Türkiye büyük projelerini adım adım hayata geçirmeyi sürdürecek bilimde, teknolojide, savunma sanayinde, araştırma-geliştirme faaliyetlerinde asla bir geriye gidiş söz konusu olmayacak, mağdurların, mazlumların, ihtiyaç sahiplerinin umudu olmaya devam edecektir. İşte şu binamızla alakalı ya bakıyorsunuz koskoca olduğunu gördüğümüz siyasetçiler hala utanmadan, sıkılmadan Danıştay raporlarına rağmen burası ‘kaçak binadır' deyip duruyorlar. Bize uzatılan hiçbir el karşılıksız kalmayacaktır, bunu biliniz. Tarihimizin ve medeniyetimizin üzerimize yüklediği hiçbir sorumluluktan kaçmayacağız. Bu mücadelemizde karşımızda hiçbir engel bizi yolumuzdan çevirmeye yetmeyecektir. Akdeniz'deki sahillerimizin iki ucunda yaşananları bize yaşatamayacaklar bunu biliniz. Etnik ve mezhep bölücülüğüne de, ekonomik boyunduruğa da razı olmayacağız. Bu coğrafyadaki bin yıllık varlığımızı üzerine yeniden bin yıllık bir ilave eklemek suretiyle devam ettirmekle kararlıyız. Bizler inançlı insanlar olarak asla ümitsizliğe düşme yanlışına kapılamayız. Ümitsiz küfür alametidir. Ben yarınlarımızdan ümitliyim. Tüm milletimin de ümitli olmasını istiyorum”