'Diyetisyenler öneriyor, adeta şifa deposu'
Sakatat ürünleri tok tutma özelliği ile diyetlerde tavsiye edilirken, içerisindeki vitaminler ve mineraller sayesinde şifa deposu olarak görülü
Sakatat ürünleri tok tutma özelliği ile diyetlerde tavsiye edilirken, içerisindeki vitaminler ve mineraller sayesinde şifa deposu olarak görülüyor.
Pandemi ile beraber adından sık sık bahsettiren ve Anadolu´da yıllardır sofralardan eksik olmayan sakatat ürünleri, tok tutma özelliğiyle diyetisyenler tarafından da tavsiye ediliyor. Sakatat ürünleri, A ve B vitaminleri, demir, çinko ve potasyum mineralleri bakımından şifa deposu olma özelliği taşıyor. Bağışıklığın güçlenmesine yardımcı olan bu ürünler, oldukça hassas bir yapıya sahip oldukları için hijyen ve tazeliğe önem vermek gerekiyor.
Sivas Medicana Hastanesi Diyetisyeni Eda Ünal, yüksek protein içeriğinden dolayı sakatat ürünlerinin bol su ile tüketilmesi gerektiğini belirterek, 'Sakatat, kasaplık hayvanların kesimi ile elde edilen organ etidir. Karkas dışında kalan kırmızı sakatatlar grubuna karaciğer, akciğer, kalp, böbrek, dalak, dil ve baş eti girerken, beyaz sakatatlar grubuna ise işkembe, mumbar, ince bağırsak, billur, beyin, omurilik gibi çeşitli doku ve organlar girer. Sakatatlar içerdiği vitamin, mineral ve zengin içeriği sayesinde vücuda birçok yarar sağlamaktadır. Sakatatlar vücutta depo organ olmaları sayesinde A vitamini, B grubu vitaminleri (tiamin, riboflavin, niasin, pridoksin ve B12) ile demir, çinko, fosfor ve potasyum mineralleri yönünden oldukça zengindir. Yüksek protein içeriğine sahip olması sayesinde tok tutma özelliği fazladır. Ancak tüketimi sonrasında sindirime yardımcı olmak için bol su tüketimi faydalı olacaktır. İyi bir demir kaynağıdır. Kansızlık (anemi) yaşayan bireylerde C vitamininden zengin besinlerle birlikte tüketildiğinde biyoyararlılığını arttırabilirsiniz. Karaciğer tüketimi anemide beslenme tedavisinde sıklıkla kullanılır. Özellikle sakatat tüketiminin yanında mutlaka bol limonlu yeşillik tüketimi demir alımını arttıracaktır. İçeriğindeki kolin sayesinde sinir sistemini geliştirmede etkilidir' şeklinde konuştu.
'Hijyen ve taze olarak tüketimi çok önemlidir'
Diyetisyen Ünal, sakatat ürünlerinin özellikle pandemi döneminde öneminin daha da vurgulandığını ve bağışıklığı güçlendirmede oldukça etkili olduğunu belirterek, 'Ancak dikkat edilmesi gereken birkaç önemli nokta bulunmaktadır. Yüksek doymuş ve yağ kolesterol içeriğinden dolayı sakatat ürünlerinin tüketilmesi kalp ve damar hastalıklarını tetikleyebilir. Bu nedenle hipertansiyon, damar tıkanıklığı, kalp yetmezliği gibi hastalıkları bulunan bireyler sakatat tüketmemelidir. Gut hastalığı kandaki ürik asit yüksekliğinden kaynaklanır. Organ etlerinde bol miktarda bulunan pürin ürik asidi yükseltir. Bu sebepten gut hastalarında sakatat tüketimi riskli bir durumdur. Oldukça hassas olan bir et yan ürünü oldukları için hijyeni ve taze olarak tüketimi çok önemlidir. Sağlıklı bir tüketim için karaciğer, kalp, böbrek çiğ olarak bir gün muhafaza edilebiliyorken, beyin, işkembe, ayak ve uykuluk ise haşlandıktan sonra buzdolabında en fazla 2 gün muhafaza edilebilir' dedi.
Pandemi ile beraber adından sık sık bahsettiren ve Anadolu´da yıllardır sofralardan eksik olmayan sakatat ürünleri, tok tutma özelliğiyle diyetisyenler tarafından da tavsiye ediliyor. Sakatat ürünleri, A ve B vitaminleri, demir, çinko ve potasyum mineralleri bakımından şifa deposu olma özelliği taşıyor. Bağışıklığın güçlenmesine yardımcı olan bu ürünler, oldukça hassas bir yapıya sahip oldukları için hijyen ve tazeliğe önem vermek gerekiyor.
Sivas Medicana Hastanesi Diyetisyeni Eda Ünal, yüksek protein içeriğinden dolayı sakatat ürünlerinin bol su ile tüketilmesi gerektiğini belirterek, 'Sakatat, kasaplık hayvanların kesimi ile elde edilen organ etidir. Karkas dışında kalan kırmızı sakatatlar grubuna karaciğer, akciğer, kalp, böbrek, dalak, dil ve baş eti girerken, beyaz sakatatlar grubuna ise işkembe, mumbar, ince bağırsak, billur, beyin, omurilik gibi çeşitli doku ve organlar girer. Sakatatlar içerdiği vitamin, mineral ve zengin içeriği sayesinde vücuda birçok yarar sağlamaktadır. Sakatatlar vücutta depo organ olmaları sayesinde A vitamini, B grubu vitaminleri (tiamin, riboflavin, niasin, pridoksin ve B12) ile demir, çinko, fosfor ve potasyum mineralleri yönünden oldukça zengindir. Yüksek protein içeriğine sahip olması sayesinde tok tutma özelliği fazladır. Ancak tüketimi sonrasında sindirime yardımcı olmak için bol su tüketimi faydalı olacaktır. İyi bir demir kaynağıdır. Kansızlık (anemi) yaşayan bireylerde C vitamininden zengin besinlerle birlikte tüketildiğinde biyoyararlılığını arttırabilirsiniz. Karaciğer tüketimi anemide beslenme tedavisinde sıklıkla kullanılır. Özellikle sakatat tüketiminin yanında mutlaka bol limonlu yeşillik tüketimi demir alımını arttıracaktır. İçeriğindeki kolin sayesinde sinir sistemini geliştirmede etkilidir' şeklinde konuştu.
'Hijyen ve taze olarak tüketimi çok önemlidir'
Diyetisyen Ünal, sakatat ürünlerinin özellikle pandemi döneminde öneminin daha da vurgulandığını ve bağışıklığı güçlendirmede oldukça etkili olduğunu belirterek, 'Ancak dikkat edilmesi gereken birkaç önemli nokta bulunmaktadır. Yüksek doymuş ve yağ kolesterol içeriğinden dolayı sakatat ürünlerinin tüketilmesi kalp ve damar hastalıklarını tetikleyebilir. Bu nedenle hipertansiyon, damar tıkanıklığı, kalp yetmezliği gibi hastalıkları bulunan bireyler sakatat tüketmemelidir. Gut hastalığı kandaki ürik asit yüksekliğinden kaynaklanır. Organ etlerinde bol miktarda bulunan pürin ürik asidi yükseltir. Bu sebepten gut hastalarında sakatat tüketimi riskli bir durumdur. Oldukça hassas olan bir et yan ürünü oldukları için hijyeni ve taze olarak tüketimi çok önemlidir. Sağlıklı bir tüketim için karaciğer, kalp, böbrek çiğ olarak bir gün muhafaza edilebiliyorken, beyin, işkembe, ayak ve uykuluk ise haşlandıktan sonra buzdolabında en fazla 2 gün muhafaza edilebilir' dedi.